5 Ocak 2010 Salı

Türk Kültürüyle Mevlana

‘‘Aralık ayında, yine Mevlana’yı kalbimiz ve ruhumuzda hissediyoruz. Bilindiği gibi, bugün bize vatanımızın temelini armağan eden Selçuklular, 11. yüzyılın başlarından itibaren Anadolu’ya akın etmeye başladılar. 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi ‘Vatan Kuran’ bir muharebedir. Bu isabetli tasnif şekillerini Sayın Prof. Dr. Mehmet Altay Köymen yapmıştır.’’ [1]


‘‘Türk tarihi devamlılık ve bütünlülük arz eder; Hunlardan Türkiye Cumhuriyetine kadar. Mevlana’nın devleti olan Türkiye Selçukluları’nın halefi Osmanlılardır. Onları da Cumhuriyet takip etmiştir. 16 yıldızlı T.C. Cumhurbaşkanlığı forsunda bütün bu devletler sembolize edilir. Şunu da ilave edelim ki, bu forsun mevsukiyeti ve meşruiyeti hakkında son yıllarda bilim dışı laflar söylendi. Sayın Necdet Evliyagil’in araştırması durumu açıklığa kavuşturdu: Eylül 1922’de Mustafa Kemal İzmir’e girerken bu fors arabasının bayrak direğinde dalgalanıyordu. Bu fors halen anıtkabir müzesinde mevcuttur.’’ [2]


‘‘Prof. Dr. Osman Turan’a göre, ‘Horasan’dan kalkıp birçok ülkede seyahat eden Mevlana Celaleddin ailesi, Moğollar önünden kaçan pek çok Türkmen ilim ve sanat sahibi gibi, Sultan Alâeddin Keykubad’ın davetiyle Konya’ya yerleşti. Bu sayede Mevlana Celaleddin ve Mevlevilik, Türk kültür ve sanatında asırlarca süren büyük hizmetler gördü. Onların zaviyeleri, Selçuklu ve Osmanlı devirlerinde kültür, medeniyet ve mefkûre ocakları oldular.’ Yine Prof. Turan’a göre, ‘Alâeddin Keykubat, âlimlere, şeyhlere çok hürmet ediyor, onların dualarını almakta kusur etmiyordu. Kritik zamanlarda evliya türbelerini de ziyaret eden sultan, zafer için hacet diliyordu. Bahaeddin Veled’in Karaman’dan Konya’ya getirilmesi, sultan ile münasebetleri ve ölümünden sonra da onun ruhaniyetine bağlılığı hakkında Mevlevi kaynaklarındaki bilgiler bunu te’yid eder…’’ [3]


‘‘Prof. Dr. Osman Turan, Mevlana Celaleddin’in Türk kültür ve sanatına asırlarca süren hizmet verdiğini ve Niğdeli Kadı Ahmet’in ‘Onun din ve devlet muhafızı, mülk ve devlet bekçisi’olduğu yolundaki kayıtlarını zikreder.
Mevlana ise kendisinin Türk olduğunu şöyle anlatır:

‘Beni bu yerin biganesi sanmayın
Ben sizin memleketinizde kendi evimi arıyorum.
Her ne kadar düşman yüzlü görünüyorsam da düşman değilim.
Gerçi Farsça söylüyorum ama aslım Türk’tür.’’ [4]


‘‘Gene Mevlana ‘Binlerce alp Aslanlarız biz’ derken Türklüğünü, Türk hanedanının yüceliğini ve Selçukluların azametini dile getirir.


Mevlana Celaleddin-i Rumi Orta Asya Türk adet ve geleneklerinden sık sık söz eder: Toy’dan bahsederken, ‘Efendi toy yaptı, Ferec’i everiyorum diye halkı okudu’ diyor. Yine Mesnevi’de ‘Elli düğün halkına toy verilir’ kaydı vardır. Bir başka yerde de ‘Hakanımız boyuna bize toy vermededir, ümit kesmeyin, buyruğu, boyuna kulağımızı çekmektedir’ diyor. [5]


‘‘Türklerde teslimiyet ve itaat sembolü olan kılıç- kefenden de şu şekilde bahseder: ‘Senin padişahça huyunu tanımamıştım. Kılıcı kefeni önüne koyuyorum; sana boynumu uzatıyorum; vur kes boynumu’. ‘Saygı yüzünü vurduysam ey ay yüzlüm kılıç ile kefen ile geldim.


Saçı saçmaktan bahsederken de; ‘Padişah onun kulağına bağırdı. Ey yoksul dedi, eteğini aç. Saçmak için altın getirdim’ diyor.


Nazardan da bahseden Mevlana: ‘Ateşe özerklik tohumu, çörekotu serper gibi kurtarın başına ateş saç; çünkü o kurtlar, Yusuf’un düşmanlarıdır. İblis sana, babasının canı diyor; lanetlenmiş şeytan, bu solukla seni kandırmak ister’. ‘Kem göz değmesin diye ateşe çörekotu attım; attım ama çörekotuma da nazar değdi.’’ [6]



______________________

1- Taneri Aydın, ‘‘Türk Kültür Milliyetçisi Mevlana’’, Türkiye Gazetesi, 8 Aralık 1990 Çarşamba.
2- Taneri Aydın.
3- Taneri Aydın.
4- Taneri Aydın.
5- Taneri Aydın.
6- Taneri Aydın.

Hiç yorum yok: