“Hz. Mevlana’nın seması, atomun ve âlemin yapısını aynı anda sembolleştirir. Vefatının 714. yıldönümünde rahmetle andığımız Hz.Mevlana, semasında birçok fiziki ve fizikötesi gerçeği manalandırmıştır. Mevlevi tarikatına mensup birçok Mevlevi ve bu tarikat üzerine araştırma yapan birçok araştırmacı, Mevlevi semasının manalandırdığı ve sembollerle işaret ettiği gerçekleri yorumlamışlardır. Fakat onlar, daha çok Mevlevi semasının fizikötesi ifadeleri üzerinde durmuşlardır.’’ [1]
‘‘Biz ise; Mevlevi semasının ilmi manaları üzerinde durmak istiyoruz. Her şeyden önce, Hz.Mevlana’nın seması, âlemin fiziki yapısını dile getirir ve âlemin bir bütün şeklindeki fiziki yapısıyla, onun en küçük parçacıklarının toplandığı birim atomların yapısı civarında fark olmadığını ifade eder. Başka bir deyişle, bir atom neyse ve nasılsa, âlem de odur; âlem atomun aynısıdır. İşte Hz.Mevlana’nın seması, atomun ve âlemin yapısını aynı anda sembolleştirir. Hz.Mevlana bir cezbe halinde âlemin ve atomun içyüzünü keşfettikten sonra, buna uygun olarak semaya başlamış ve bu yapıyı da semasının şekli yapmıştır.’’ [2]
‘‘Hz. Mevlana’nın hayatını ve Mevleviliğini konu edinen Eflaki’nin Menakıbü’l-Arifin adlı eserine göre, Hz.Mevlana’yı sema yapmaya sevk eden cezbe şudur: Hz.Mevlana bir gün, Konya sokaklarının birinden geçerken, daha sonra dostu olacak Selahaddin Zerkubi (Kuyumcu Selahaddin) ‘in çekici altında inleyen altın zerrelerinin sesini işitir, duraklar ve bir müddet sonra bu seslerin eşliği ve cezbesiyle, Hz.Mevlana sokak ortasında dönmeye başlar. İşte bu olaydan sonradır ki, artık Hz.Mevlana, âlemin ve onun en küçük zerrelerin, Allah’a ibadet şeklini şemasında dile getirir, döner kendisiyle birlikte dostlarını da döndürür. Bu dönme Mevleviliğin yolu olur. İşte bu yol, âlemin ve atomun lisan-ı hali ve yapısıdır. Evet, Mevlana, zerrelerin dahi ibadetlerini görmüş ve Allah’ı tesbih ettiklerini müşahade etmiştir. Zira Kur’an-ı Kerim açıkça ‘Göklerde, yerde ve aralarında her ne varsa, Allah’ı tesbih eder’ ayetiyle, her şeyin Allah’a ibadet ettiğini bildirmektedir.’’ [3]
‘‘Âlemin yapısının bile doğru dürüst bilinmediği, atomun bugünkü yapısının hayal dahi edilemediği bir devirde, yani 13. yüzyılda, Hz.Mevlana o cezbede her şeyi keşfetmiş ve atomun parçalanabileceğini semasında dile getirmiştir. Hz. Mevlana, âlem ve atom hakkında bildikleri gerçeği bir dörtlüğünde sembolik olarak şöyle dile getiriyordu:
“Eğer bir atomu kesersen,
Ortasından bir güneş,
Ve güneş etrafında da,
Durmadan dönen gezegenler görürsün.”
Böylece Hz.Mevlana, bir yandan merkezi güneşe olan gezegenler sistemine ve onların güneş etrafındaki dönüşlerine, diğer yandan da atomun parçalanabileceğe, atomun içindeki çekirdek ve etrafında dönen elektronlara işaret etmiştir. Her şeyin durmaksızın hareket halinde olduğunu anlatmıştır. Yukarıdaki dörtlük de, sema da şekillenmiştir.’’ [4]
_______________________________
1- Bayraktar Mehmet, “Sema’da Anlatılanlar”, Zafer Dergisi, sayı: 132, (Aralık 1987), s. 40.
2- Bayraktar Mehmet, s. 40.
3- Bayraktar Mehmet, s. 40.
4- Bayraktar Mehmet, s. 40.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder